20 Mayıs 2016 Cuma

RENÇBER / İBRAHİM ve TEMÜR ALP




                              ''Her şey, uçan ateşlerin gelişiyle başlamıştı Molla Kasım''



        1. bölümün yani Yunus'un hikayesinin başladığı yer. Yunus'un iki oğlu ve karısı ile yaşadığı ev. Çekikgöz evlerine saldırıyor ve İbrahim yaralanıyor. Yunus da onu Satı Nine'ye ulaştırmaya çalışırken yaralanıyor.  Zaten her zaman bunun örneğiyle karşılaşmışımdır. Dünya'nın geçmişinden bu yana kadar nekadar önemli, tarihe geçmiş, bilinen insanlar varsa hayatları abartılı bir şekilde beter ve zor geçmiştir. Bunun en büyük örneği Hz.Muhammed(s.a.v). Daha hikayenin başından oğlunu kaybetmesinden belliydi zor bir hayatının olacağı. Sanırım sana verilen imtihanlara nekadar dayanıp Allah'dan uzaklaşmak yerine çareyi onda arar ve sabredersen takvada okadar üstün olursun.



                           ''Bildim ki insan sevinince, üzüldüğünden daha şiddetli ağlarmış.''


 
        Temür Alp Ata... Hikayedeki korkulu ismim. Ciddi anlamda sıkıldığım yegane bölümlerden birisi bu atamızın kahramanlıkları ve hayatını dinlemek oldu. Kitap sayfası çoğalsın diye mi yazılmış anlayamadım.

        Ve yine garip bir kişilik Sitare. Yani hikaye boyunca kendisi çok yer almasa da Yunus'un aşkıyla dilinden düşürmemesi yetti de arttı bile. Sevdimmi sevemedimmi bilemedim. Ama okuyan herkes eminim ki aralarındaki aşka sahip olmak ister. Çok cesur, tam bir Türk kadını. Kılıç kullanabiliyor. Ama benim garibime giden şey Sitare'nin bukadar cesur olmasına rağmen İbrahim öldüğünde bukadar fazla etkilenip resmen bitkisel hayata geçmesiydi. Tabii annelik içgüdülerini çok bilmem ama yanında kocası vardı sürekli üzülmemesi ve iyi olması için ilgilendi. Ayrıca daha çok küçük olan oğlu İsmail de vardı. En azından onunla ilgilenmesi gerekiyordu. Ve İbrahim ölmesi sırasında Yunus'un tam bir gün boyunca baygın kalması da garip geldi. Nasıl ölmedi yani şaşırdım doğrusu. Kafamda deli sorular...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder