20 Mayıs 2016 Cuma

DERVİŞ / TAPDUK SULTAN





             ''Anladım ki Çekikgöz'ün benden aldığını bana yine bir Çekikgöz verecekti.''



        Hacı Bektaş'ın Yunus'u Tapduk Sultan'ın kapısına göndermesi belkide Yunus için dervişliğe hazırlıktgı. Çünkü maddeden umudu kalmayanlar manaya kolayca yönelebilirlerdi. Yunus'da Sitare'nin kalbinde dinmeyen sevgisi ve İsmail'in hasretiyle Allah'ın kapısını aramak için yola koyuldu. Tüm maddi şeylerini kaybetmiş olabilirdi ama sonuç olarak mana aleminde tanımsız bir tat kazanmaya başlamıştı. Bence kaybettikleri onu Allah'a yaklaştırmıştı.


        Tapduk Sultan'ın dergahını çok beğendim. Yunus acaba buradan da beni reddederlermi diye korkarken Tapduk ona ''Nekadar geciktin Yunus'' demişti. Allah'ın kapısına gelenleriin nasıl ağırlanması gerektiği bu cümlede fazlasıyla anlaşılırdı. Ayrıca Yunus'un önceden düşündüğü gibi sadece sabahtan akşama kadar miskince zikir çekmiyorlardı. Tarım, hayvancılı işleri yapılıyordu. Her derviş hem dünyalık hemde ahiretlik nimetler için çalışıyordu. Böyle bir dergahta olmayı kim istemez hem burda rahatsın hem ahirette. Derviş olasım geldi yemin ederim.


        Tasavvuuf da çile çekerek olgunluğa ermek diye bir şey var. Daha ilk geldiği günden Yunus'un bir Çekikgöz'ün yanında hücrede kalarak ilimlerini paylaşması gerektiği bu olgunluğun çok da kolay olmadığını bana farkettirdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder