20 Mayıs 2016 Cuma

PADİŞAH ve AVARE





    ''Benim gibi miskin bir derviş olup da ne yapacaksın, odun mu taşıyacaksın?''
    ''Hayır odunu altın edeceğim''



     İşte en sevdiğim yerlerden bir kısım daha. Göllelrin içinden ırmakların akmaya başladığı zaman yani kerametler.Dervişlik budur işte maddi olarak dünyaya hükmedebilecek dereceye  belki gelirsin -ama umrunda bile değildir- belki de gelmezsin orası bilinmez de, manevi olarak zaten dağa, taşa, ormana, ağaca hükmediyorsundur. Dünyaya hükmedecek güçleri olan birinin bile yapamayacağı şeyler. Ben de bukadar zor hayatın içinde böyle kerametler görünce ''çektiğine değdi!'' demekten kendimi alamıyorum...


    ''Mademki merhemi başkasından ister, varsın gitsin, bundan böyle her şeyi başkasından istesin!''



        Şimdi sen daha az evvel dağı taşı altın etmiş insansin be Yunus! Ne diye kendi kendine hurafelere kapılıp, dergahtan bir yarar görmediğini düşünüp orayı terk edersin ki? Çok merak ettim gerçekten. Bu nasıl bir çelişkidir? Tapduk'u hiç göremediğinden, ona değer vermediğinden yakınıyordu. Okurken ciddi anlamda hak vermedim. Daha dergaha ilk gelişinden ona çok önem verdiğini anlamıştım. Burada Yunus'a biraz sinirlensem de onun için bir imtihan olduğunu ve sonra daha çok olgunlaşıp geri döneceğini biliyor gibiydim. Bu yüzden o güzelim dergahla henüz işinin bitmediğini anlamıştım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder