20 Mayıs 2016 Cuma

ASLANLI HÜNKAR




     ''Allah'ın dostluğu rahmetiyle, kulun dostluğu taatiyle görülür. Allah'ın rahmetinin gelmediği hiçibir an yoktur. Kul gelen rahmeti göremiyor diye taatini kesip dostluğu zedelememelidir.''




        Yunus herşeyi olan Sitare'yi kaybedince hatasını anlıyor ve İsmail'i Satı Nine'ye bırakarak tekrar Tebessüm Sultan'ın yanına gidiyor ama kabul edilmiyor ve Tapduk Sultan'ın dergahında artık ilim aramasını söylüyor. Köye tekrar geri döndüğünde ise İsmail çoktan kaçırılmış oluyor.



        Önemli kişilerin hayatının imtihanlarla dolu olduğunu söylemiştim. Ama Yunus'un imtihanları gerçekten kendi hataları yüzündendi. Bunun oda farkında zaten, kendine İsmail'i yanlız bıraktığı için kızıyor. Ciddi ciddi küçücük çocuk yani yanında taşıması çok zor değildi. Ve ailesinden geri tek o kalmış. Bir an bile yanlız bırakmaması gerekirdi. Beni şaşırtan ve Yunus Emre'ye birkez daha hayran olmamı sağlayan bir şey var. Herşeyini kaybetti, gittiği dergahtan geri çevrildi, hayatı mahvolmuş durumda, ve birçok insanın yaşadığı kötü şeylerin belki de on katını yaşadı. Buna rağmen Allah'a olan bağlılığı, dünyadan koparak onun sevgisine daha çok yaklaşması, yani derdin dermanını onda araması beni ona hayran bıraktı. Dediğim gibi daha derviş değilken bile bu özelliklere sahipti. Zira bunlardan birini yaşayıp küfre yönelmiş birçok insan var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder